27 Ağustos 2016 Cumartesi

Haftalık Toplantımız Raporlandı | Ilgaz

Yağmurlu bir yaz gününün akşamı, bu hafta da Always Cafe'de toplantımızı gerçekleştirdik. 30- 40 kişilik katılım vardı (iki tane de köpeğimiz vardı), gündemimiz de hayli yoğundu; o kadar ki küçük bir grup olarak cumartesi günü de buluştuk.
Cuma akşamı hepimiz kendimizi tanıttıktan sonra, ASAM'dan katılan arkadaşımız Derya, mülteci trans bireylerin tedavi sürecinde yaşadığı zorluklardan bahsetti. Durum şöyle: İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'ndeki trans terapisine başlayabilmek için Denizli'de bir hastaneden sevk alınması gerekiyormuş. Fakat üniversite hastanesi devlet hastanesine yolluyormuş, Devlet Hastanesi'ndeki doktorlarsa trans bireyleri hasta olarak istemediklerini belirtiyorlarmış. Bir doktorun muayene olma hakkı olan hastasını trans olduğu için reddetmesi ayrımcılığın en üst boyutlarından değildir de, nedir?!
Güzel bir haber ise destekçi bir arkadaşımızdan geldi. Arkadaşımız, iş yeri sahibi olarak üretimde 25 LGBTİ bireye (mülteci konumunda da olabilir) iş vermek istediğini söyledi. Evden çıkamayanlar için evde parça başı iş imkanı da varmış. Bu haber bizi çok sevindirdi.
Yönetmen bir dostumuzun çekebileceği LGBTİ temalı kısa film hakkında da konuştuk. Aramızdan filmde oynayabilecek birçok gönüllü çıktığı gibi, İranlı bir arkadaşımız da senaryo yazımını üstlenebileceğini söyledi.
İki trans erkek arkadaşımız, İzmir'de ailesiyle çok problem yaşayan başka bir trans erkeğin annesine nasıl çocuğunu kabul etmekte yardımcı olabildiklerinden ve bu durumdan çok mutlu olduklarından bahsettiler...
Görünürlük problemi nedeniyle toplantımıza katılamayan bir trans arkadaşımız ile buluşmak için İranlı LGBTİ dostlarımızın, İncilipınar'da açtıkları lokantaya gittik ve geceyi orada bitirdik. Çok güzel bir yer, hepinize öneririz. 

Denizli'de İran kültürünü tanıyabilmek büyük şans. Ayrılırken, cumartesi günü trans bir arkadışımızın annesine açılmasına yardım etmek için sözleştik.



19 Ağustos 2016 Cuma

#HandeKadereSesVer Basın Metni

23 yaşındaki transeksüel ve seks işçisi Hande Kader, kaçırıldı, tecavüz edildi ve yakılarak katledildi. Hande Kader ilk değildi!

Türkiye'de her yıl yüzlerce LGBTİ birey hakarete, saldırıya, tecavüze maruz kalıyor ve hatta cinayete kurban gidiyor. Toplumun hor gördüğü, dışladığı, görmezden geldiği transeksüeller yine aynı topluma medya tarafından aynı ötekileştirme yolu ile yansıtılıyor. Bu nefretin son kurbanı da Hande Kader oldu. Hande, önce kaçırıldı, tecavüz edildi ve yakılarak katledildi. İrem'i, Dora'yı, Çağla'yı, Efe'yi, Eylül'ü, Ahmet'i katleden zihniyet Hande'nin de hayatına sebep oldu. Katilleri tanıyoruz, hepsinin katili aynı: Transfobik zihniyet.

Aynı zihniyet Hande'nin öldürülmesinden sonra sessiz kalan zihniyetti. Hande, devletin "kadın" tanımına uymadığı ve seks işçiliği yapması nedeniyle sessizliğe gömüldü. Hande, 2015'in Onur Yürüyüşünde basına "Çekiyorsunuz ama yayınlamıyorsunuz, sesimizi kimse duymuyor!" diye haykırmıştı. Hande haklıydı, çünkü kendi ölümünde bile sessiz kalındı. Hande'nin sesi herkesin sessizliğine inat haykırdı.

Nefret cinayetine kurban giden ilk kadın Hande değildi. Ama son olması yine bizim elimizde. Hande için adalet, herkes için adalet! Tüm trans ve na-trans kadınların toplumda özgür olabildiği, demokratik bir ülke için kanunların yeniden düzenlenmesi ve bu kanunlarda "cinsel yönelim" ve "cinsiyet kimliği" ifadelerinin de yer almasını istiyoruz. Susmuyoruz, haykırıyoruz: Translar vardır!

                                                                                              Denizli LGBTİ Aileleri Grubu

14 Ağustos 2016 Pazar

Biz Ölmeyi Göze Alırken Sizin Bizimle Yaşamaya Cesaretiniz Yok || Yiğit Erduran

Ben de bir transım. Allah'ın trans olarak dünyaya getirdiği milyonlarca insandan biriyim. Seçimim olmayan bir durumu yaşıyorum ve bunu yaşıyorum diye nefret ediliyorum. Aslında hiçbir suçu olmayan, bir suçluyum gözünüzde.
Siz nefret kusan insanlardan birçok farkım var. Sevgiyle bakıyorum insanlara, "O'na bu kaderi Allah verdi." demesini biliyorum mesela. Hatta trans seks işçileriyle yatıp onları öldürmeyi düşünmüyorum. Kimseye zarar vermeden yaşıyorum.
6 kardeşli bir ailenin çocuğuyum ve bu durum, yani transeksüellik benim başımda. Hiç de kolay olmayan bu durumu, nefretiniz yüzünden bir kat daha zor yaşayıp, yine de umut dolu, sevgi dolu bakabiliyorum hayata. Nefretiniz, cahilce nefretiniz yüzünden bugün bir İNSAN yakılarak öldürüldü. İnsan diyorum! Özgecan gibi...
Nerdesiniz, nerede haykırışlarınız? Neden sesiniz çıkmıyor? Eylül Cansın, Hande, Onur ve daha bir sürü kardeşimiz... Yaşamaya hakkı olan kardeşlerimiz transfobiniz ve homofobiniz yüzünden hayatlarını yaşamadan ölüyor, öldürülüyor, katlediliyor!
Sahi siz nefret edenler! "Bu yaşantı günah!" deyip yapıyorsunuz değil mi? Söyler misiniz hangi ayette yazıyor insan öldürün diye? Denilmiyor mu "Yaradılanı sev, yaradandan ötürü" diye? Ama yok siz çok üstünsünüz, nefret edersiniz, tecavüz edersiniz, öldürürsünüz! O kadar üstünsünüz ki sevmeyi, anlamayı bilmezsiniz bile. Ne hikmetse... EVET! Ben bir transım, Hiçbir suçum, hatam, yanlışım yok! Ben sadece doğdum, dünyaya geldim. Alnımda bu yazıyla, bu kaderle doğdum ama çok yanlış yaptım değil mi? Tabii hakkınız vardır, nasıl olsa nefret cinayetlerinizde adalet bile sizden yana.
Gelin beni de öldürün, kana alışkın nefret kokan elleriniz!



6 Ağustos 2016 Cumartesi

"Siz bizim çocuklarımızsınız, her zaman yanınızdayız!" | Denizli LGBTİ Aileleri Haftalık Toplantısı Raporlandı

Denizli LGBTİ Aileleri Grubu, haftalık toplantısını 7 Ağustos Cuma akşamı, Always Kafe'de gerçekleştirdi. 20'den fazla katılımcı ile gerçekleştirilen toplantımızda LGBTİ bireyleri ve aileleri deneyimlerini ve düşüncelerini paylaştı.

Toplantımıza katılan bir trans kadın annesi kızının açılımından ve geçiş sürecinden paylaşımlar yaptı. Eşcinsel ve trans arkadaşlara; "Ben sizlerin bir annesiyim, sizler de benim evlatlarımsınız. Elimden geldiği sürece yanınızdayım. Yeter ki siz kendinizden emin ve güçlü olun. Sizi kabullenmeyen, dışlayan, işe yaramaz, yüz karası gören cahillere inat, onların karşısında dik durun." diye nasihatlerde bulundu.

Bir eşcinsel arkadaşımızın transeksüellerin ameliyatlarının zorunluluğu üzerine bir sorusu bu durum hakkında fikir alışverişlerine yol açtı. Ameliyatların gerekliliği, organların cinsiyet belirlemede rolü, toplumsal cinsiyetin etkisi gibi konular tartışıldı ve eleştirildi.

İranlı trans kadın arkadaşımız 7 aydır ameliyatları için araştırmalar yapsa da yeterli bilgiye ulaşamamış. Bu nedenle bizim oluşumumuza başvurmuş. Bizde geçiş süreciyle alakalı tıbbi süreci başlatmasında yardımcı olmuş, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne başvurusunu yapmıştık. Raporunu aldı, önümüzdeki günlerde ameliyat süreci başlayacak. Biz de onun bu mutluluğuna ortak oluyor, arkadaşımıza bu süreçte sevgi ile destek olma sözünü veriyoruz.

Bu konuların dışında Türkiye'de LGBTİ hakereti, LGBTİ hakları ve mücadelesi, LGBTİ bireylerinin aileleri ile ilişkilerinin önemi gibi konuları da işledik.

Haftaya görüşmek üzere...